27 Kasım 2012 Salı

Melekler de doğar

Basitti niyetim. Daha az okumak ve bir o kadar dolanmaktı ortalıkta hayalim. Son sınıfım ben katılmasam dersinize diye gülümsedim, daha güleç bir tonla reddedildim. Maillerle edilirdi ödevler teslim ve sessizce arka köşede takip edilirdi öğretin. Aynı kampüste ayrı kalmıştık tam 1 dönemdi süresi bir merhaba geçirmişti içim. Gökyüzüne ahşap evler mi kurmak istemedik, karavanla aşındırmayı mı asfaltı bilemedim.
Seneler geçti de üzerimizden nasıl da pekişti sevgimiz. Bir baktım ki uzun sohbetler kavuşturmuş kollarını sus pus kesilmiş bizi dinliyor merakla, her buluşmada başka bir makara, beyin fırtınaları bir yana, soyunmadık mı korkusuz anlatmaya. Eh haykırdık da hani elele barışı, tokuştu kadehler coşkuyla. Birdik hepimiz sonunda, farkındalıkla sarılırken doğaya. Böyle başladı, böyle ilerliyor arkadaşlığımız hocamla. Bak yazılar dökülüyor işte uğruna.
Boşuna değil elbet adın. Işık yolcusu kararmaz asla adımların. Sen mutlulukla sarıldıça hayata gör bak kaç genç daha aydınlanır ışığınla. Doğduğun gün dündü, doğduğun gün bugün, yarın ve her zaman. Parlasın kanatların yıldız tozlarıyla. Daha pek çok canlanışta, biliyorum arar gözlerim ruhumu heyecanla. Ne mutlu bir hediyesin sana hayat veren kadına.

T.

3 Kasım 2012 Cumartesi

-Özgürleşme-

Son zamanlarda hep aynı konuların dikkatimi çekiyor olmasından dolayı her ne kadar kendimi tekrarlıyor dahi olsam, günümüz dünyasında cidden bir çarpıklık söz konusu sanırım. Insanlar, öz sevgilerinden adım adım uzaklaşırken, başkalarına dair geliştirdikleri nefretlerle hayata tutunmayı alışkanlık haline getirmişler adeta. Insanoğlunun bir duruma kızmasını yadırgamıyorum, ne kadar istemesem de benim de kızdığım şeyler var ancak bunu her farkedişimde bir sonrakinde kızmamayı ümit ederek değiştirmek için çabalıyorum. Zaman dahi alsa, farkettikten sonra değişim başlıyor inanıyorum.

Şu sıralar kendi yansımalarımı izlerken bir yandan, öte yandan da onların vicdanlarının rahatlamasına şahitlik ve yataklık ediyorum. Kendimle ilgili geçmişi gözönüne serip, bunla ilgili bir rahatsızlığım varsa vicdanen yüzleşirken mümkün mertebe yargılamamaya çalışarak sadece mevcut rahatsızlığın ortadan kalkması için durumu kabulleniyorum. Elbette ki hata insanî olduğundan ve benim, zor bir ergen ve hatta yetişkin olmamdan mütevellit, başarı madalyaları gibi seri seri dizdiğim hatalarım var. Olsunlar, iyi ki de varlar diye düşünerek, anlayarak, sevgiyle, önce kendimi affederek korkak çekingen geçmişteki bana sarılarak, elinden tutarak bugünümde arkamda silikleşmesi yerine, yanımda yürümesine çabalıyorum. Hepsi benim, her hareket benim seçimim ve hiçbirinden pişman değilim.

Benim sorunum kendimi yeterince sevmemekti. İnsanlara verebileceğim sonsuz bir sevgi ve arka planda bir o kadar yargı varken, kendime verdiğim sevginin azlığı ve yargının fazlalığından bihaber, arıyordum, ruhumu, eşimi ve kendimi. Çok sevdim veya çok sevdiğime inandım. Kendim için yapmaya üşendiğim pek çok şeyi başkaları için gözümü kırpmadan yaptım. Yollara ve yıllara karşı koydum adeta. Ruhumun huzur bulabileceği bir anın hasretiyle savrulup durdum. Yaşadım da, kendimce, eşsiz anılarım var biriktirdiğim ve her zaman seveceğim sevdiceklerim. Yine de zor, insanları severken onlardan mahrum olmak, bir yanı insanın sevginin koşulu olmadığını sayıklasa da, öte yanı biraz daha hissetmeye heveslendiğinden midir, beklentiler geliştiriyor. Bu beklentiler hayat bulmadıkça da kurgulamalara bırakıyor yerini. Bir anda bir bakıyorsunuz ki o boncuk gibi parlayan gözlerin feri kaçmış, heyecandan kanatlanmaya hevesli kalbiniz, sinmiş bir kenara, sıkkın, tedirgin, korkak, mevcut duyguyu muhafaza edememiş bir diğerine çoktan yenik düşmüş.

Hiçbir olayın kızgınlıkla ya da küslükle sonuçlanmasına gerek yok aslına bakarsanız. Bazen kendinizi ve sevdiğiniz insanları özgür bırakmanız gerekir, herkes için hayırlı olanın gerçekleşebilmesi için. Ve elbette kimse için kolay değildir bu sürece şahitlik etmek ancak en nihayetinde hayat bir makine değil ve bizler de uzman kod yazıcılar olmadığımızdan dolayı, bazı deneylerin sonuç vermesi için sabretmekten başka yapılabilecek eylem yoktur.

Aynı göğün altında nefes aldığımıza göre, bir şekilde bağlıyız aslında birbirimize

T.

Sevmekten ve söylemekten ve öğrenmekten korkmadığımız bir yaşam dileğiyle