4 Haziran 2013 Salı

Çapulcular Elele

Pek sevgili arkadaşlarım,
Son günlerde yaşadığımız toplu aydınlanmanın ardından farkına vardığım bazı şeyler oldu. Hepinizle paylaşmak istiyorum. Bu bir sokak kavgası değildir, bu bir iç savaş değildir. Bu bir direniştir. Her kesimden insanın elele tutuştuğu, beraber yürüdüğü, polise direndiği, sisteme direndiği bir olaydır. Bu bir ‘taksim event night’ değildir. Taksime, Beşiktaşa, Kızılaya, Hataya elinizde içki şişeleri ile çıkıp taşkınlık yapacaksanız lütfen evlerinizde kalmayı tercih ediniz.  Polisin çatışmaya girdiği bir an sizlerden birine zarar gelirse, diğer direnişçilerden daha zor beden kontrolünüz olacağını, acil kan ihtiyacı halinde kanınızın faydasız olacağını, provokatörlerin arzularına boyun eğmiş olacağınızı unutmayınız. Balkonlarınızda tencere tava ile bize katılmanız da bizim için bir mutluluktur. Hepimiz kardeşiz, biz sizleri sevgiyle anlıyoruz, lütfen siz de bu olaylarda zevklerinizden feragat edemeyecekseniz alternatif yollardan bize destek veriniz.
Hepimiz Atatürk’ün askerleri değiliz, Kemalist arkadaşlarım lütfen kızmasınlar alınmasınlar. Bu slogan siyasidir. Alanda, Atatürk ten haz etmeyen, Atatürkçü olmayan, ancak üzerinde yaşadığı topraklara sahip çıkan, barış için direnen kardeşlerim vardı.  Baş örtülü, eşcinsel, Kürt, Ermeni, , İngiliz, Fransız, farklı siyasi partilere inanan, farklı ideolojide olan onlarca insanla omuz omuz yürüdüm. Biber gazlarına maruz kaldım, hepimiz aynı şekilde yaralandık. Eğer amaç birlik ise lütfen bencil davranmayınız. Bir insanın karşısındakini tanımamasına rağmen, elini tutması, yardım etmesi, öpmesi, kucaklamasının herhangi bir siyasetle alakası olamaz. Atatürkçü olmayan arkadaşları da sevgiyle kucaklayınız. Hiç bir ideoloji insanlığın ve varlığın önüne geçemez.
Meydanlarda atılan sloganlardan rahatsızım. Ataerkil yapıya sahip olmamızın yanı sıra annelerimizi de sadece sözlü kavgalarda sahiplenen bir yapımız var. Şimdi soruyorum size, bir insan orospunun çocuğuysa ne olmuş? Ben öğretmen çocuğuyum, sen mimar çocuğusun, öteki işsiz bir annenin çocuğu, beriki temizlikçi çocuğu. Siz hangi akla ve anlayışa hizmet, bir fahişeyi, hayat kadınını, orospuyu, seks işçisi, ayrımcı bir şekilde yerme hakkını , hoşnut olmadığınız insanın annesi olarak atama hakkını kendinizde görmektesiniz?  Kürtün çocuğu, Ermeninin çocuğu, Alevinin çocuğu, kebapçının çocuğu, tezgahtarın çocuğu, çöpçünün çocuğu, CEO nun çocuğu size bir şey ifade ediyor mu?  Seks kölelerinin, direniş esnasında kapılarını açtığını, insanlara varlarıyla yoklarıyla yardım ettiklerini, meydanda bizlerle elele yürüdüğünü biliyor musunuz?
Sonra, 'İbne Tayyip' ne demek? Sevgili arkadaşlarım, size ne insanların cinsel yöneliminden, size ne kimin kiminle, hangi cinsiyetten insanla seviştiğinden. O parkta 7 gündür yatan, her direnişte sesini yükselten, açlara, yaralılara, yardım eden, çevreyi her sabah temizleyenlerin bir kısmının, bahsettiğiniz ‘ibneler’ olduğundan haberdar mısınız?  Sizler ellerinizde bira, hükümete karşı slogan atıp ortalığı kızıştırırken, çevrelerindeki insanları biraz olsun eğlendirmeye çalışan, çıkan yangınlarda el birliği ile su taşıyanların ‘ibne’ olduğunu biliyor musunuz? Bizler hepimiz ailelerimizin bizi yetiştirdiği insanlarız. Cinselliğimiz bunu etkilemez. Başka biri sizin cinselliğiniz ya da cinsel hayatınız hakkında nasıl konuşmuyorsa, sizlerin de bu durumu aşağılamaya hakkı olduğunu zannetmiyorum. Açık seçik yazıyorum şu noktadan sonra utanmaya gerek yok herhalde ülke genelinde atılan sloganların ardıdan. ''Bir yerimi ye' ne demek? Sizin gibi düşünmeyen insanı yerdiğinizde bu sloganı layık gördüğünüz kimseden farkınız var mı biraz düşünün bakalım. Ananı da al git e cevap olarak cinselliğinizi mi sunuyorsunuz? Cevap verme, kendini ifade etme şekliniz bu kadar mı aşağıda? Kendinize bunu nasıl yakıştırabiliyorsunuz ve hep bir ağızdan bunu dile getirebiliyorsunuz?
Bu direnişi haklı kazanmanın tek yolu barış için direnmektir arkadaşlar! Zarar gören her birey, zarar gören her işletme, zarar gören zihinleri temsil eder. Bunca baskısından rahatsız olunan bir hükümete şiddetle cevap vermek sadece bizi haksız çıkarmada ekmeklerine bal sürer. Lütfen direnişi, sevgi adına, bizlere yaraşır şekilde, düşünerek, davranarak yürütelim.

Sevgiyle!

Küfürsüz çapulcu

Son olarak Ahmet Hakan' ın bugünkü yazısını ekliyorum
www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23429413.asp






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder