12 Aralık 2010 Pazar

Festus - Farklılık

Hep yalnız başınaydı o gezegeninde , bir tane çiçeğine ve sönmüş volkanlarına bunca bağlılığının manasını sorgulamadım değil hatta. Nereye giderse gitsin bir türlü gideremedi de yalnızlığını, hayali arkadaşlar yetiştirdi ve bir bir isim taktı onlara, insanlarla tanıştı, birçoğuna inandı, anlamaya çalıştı.. Haklıydı, yalnızlık tüm insanlık için kaderin ve aşkın ortak adıydı..

Ancak ne mutlu ki hayat bize muhtelif baharatlar tattırıyor, bazılarına damağımız alışıyor,  bazıları acı veriyor kekremsi varlıklarıyla, bazıları aşırı tatlı, bazıları da tatlı ekşi. İnsanlar da böyleler işte bünyemiz de dünya ile beraber döndüğünden zaman zaman sevdiğimiz tatlar değişiklik gösterebiliyor.
Havadaki ısının sıfırın altına düşeceği bir gecede sıcak bir odada olmanın elbette ki memnuniyetini yaşamaktayım. Başımı sokabileceğim bir evim olması da cabası. Dışarıdaki savunmasız insanları düşündükçe insanlığımdan utanmıyor da değilim. Keşke diyorum keşke gerçekten biraz daha gücüm olsa. Hiçbir insanın böylesine bir havada açıkta kalmasına gönlüm el vermese de ademoğlunun bencilliği dolanıyor kanımda, evrensel paranoyanın bir parçası olarak korkuyorum ben de diğer herkes gibi öteki insanlardan.
Kişinin dünyadaki en büyük korkuları neler acaba diye sorgularken buluyorum kendimi, her ne kadar çoğalmaya endeksli bir varlık olsak da modern dünyanın bizi, beni, sizleri günde kaç kere tokatlayıp yalnızlaştırdığını, sessizleştirdiğini merak ediyorum. Bir şeyleri değiştiremem elbette Tanrıcılık oynamak bünyeme aykırı ama gösterebilirdim gözlerimden ve kalbimden tüm güzellikleri. İş görmez beyinleri yeniden yeşertebilmek için gönüllü olabilirdim hatta, her insan bir kazançtır zira. İyi bir öğretici olmamın bilinci bile bu uğurda çabalamam için yeterli zira sırf var olduğu için bile kıymetlidir insan.

Artık haykırmak da yeterli değil görüyorum büyüdükçe, Güneş hep Doğudan doğar ve Batıdan batar ya genelgeçer olarak, herkesin gözünde yer etmiş bir resmi silmek için ciddi direnç göstermek gerek. Dünya üzerindeki tüm cisimler, renkler, kokular, tatlar menşeilerini veya varlıklarını kaybetse de biz insanların alışma sürecinde eski varlıkları süregelmeye devam edecektir. Cachelerimizi temizleme şansı verilseydi gereksiz bilgilerle doldurulmuş pırıl pırıl gençliğimize CTRL F5 kafilesinin bir parçası olmayı can-ı yürekten isterdim zannımca.

Sevginin ve evrensel enerjinin yeryüzündeki tüm boşlukları dolduracağına duyduğum inanç ile 21. yüzyılın hastalığı 'kötü niyetin' ruhsal sıkıntısı arasında bir yerlerde askıda buluyorum kendimi.. Bundan mütevellit değil midir diyalektiğin doğumu. Hepimizin birer 'Küçük Prens' olduğu bu dünyada ait olduğum B-612'nin arayışındayım. Bulamadığım takdirde insanlığın affına sığınarak üzerinde ve içinde yaşadığım dünyayı sekerek koşmak suretiyle çiçeklerle donatacağım, mis kokulu tarçınlı ve zencefilli kurabiyeler pişireceğim, çay demleyeceğim harmanlayıp, bir elimde sigaram derince nefes çektikten sonra izleyeceğim dışarıdan, bekleyeceğim farklı olanları. İnsanları rahatsız eden farklı insanları ve kucak açacağım tüm sahipsizlere..

Zira farklılık çeşitlilik demektir. Farklılığın olduğu yerde tek düzelik olmaz, her ne kadar Türk toplumunun algısı bu nimetin kıymetini bilemeyecek kadar sığ olsa da BEN inancımı henüz kaybetmedim. Hala yaşamaktayım, hala aramaktayım, hala inanmaktayım.. 

Varolmak, deneyimlemek ve keyif almaktır, ötesi teferruattır. İnsanî hırslar er ya da geç anlamlarını kaybedecektir. Geriye sadece benlik kalacaktır.

Vive la vie! Même si on n'a jamais le chance de la choisir...

T.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder